. İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen).
2. Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).
3. Ve yansurakallâhu nasran azîzâ(azîzen).
4. Huvellezî enzeles sekînete fî kulûbil mu’minîne li yezdâdû îmânen mea îmânihim, ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ard(ardı), ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
5. Li yudhilel mu’minîne vel mu’minâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ve yukeffira anhum seyyiâtihim, ve kâne zâlike indallâhi fevzen azîmâ(azîmen).
6. Ve yuazzibel munâfikîne vel munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâtiz zânnîne billâhi zannes sev’i aleyhim dâiratus sev’i, ve gadiballâhu aleyhim ve leanehum ve eadde lehum cehennem(cehenneme), ve sâet masîrâ(masîren).
7. Ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ard(ardı), ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
8. İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiran ve nezîrâ(nezîren).
9. Li tu’minû billâhi ve resûlihî ve tuazzirûhu ve tuvakkırûhu, ve tusebbihûhu bukraten ve asîlâ(asîlen).
10. İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecran azîmâ(azîmen).
11. Se yekûlu lekel muhallefûne minel a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi şey’en in erâde bikum darran ev erâde bikum nef’â(nef’en), bel kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran).
12. Bel zanentum en len yenkaliber resûlu vel mu’minûne ilâ ehlîhim ebeden ve zuyyine zâlike fî kulûbikum ve zanentum zannes sev’i ve kuntum kavmen bûrâ(bûran).
13. Ve men lem yu’min billâhi ve resûlihî fe innâ a’tednâ lil kâfirîne saîrâ(saîran).
14. Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ard(ardı), yagfiru li men yeşâu ve yuazzibu men yeşâu, ve kânallahu gafûran rahîmâ(rahîmen).
15. Se yekûlul muhallefûne izântalaktum ilâ megânime li te’huzûhâ zerûnâ nettebi’kum, yurîdûne en yubeddilû kelâmallâh(kelâmallâhi), kul len tettebiûnâ kezâlikum kâlallâhu min kablu, fe se yekûlûne bel tahsudûnenâ, bel kânû lâ yefkahûne illâ kalîlâ(kalîlen).
16. Kul lil muhallefîne minel a’râbi se tud’avne ilâ kavmin ulî be’sin şedîdin tukâtilûnehum ev yuslimûn(yuslimûne), fe in tutîû yu’tikumullâhu ecran hasenâ(hasenen), ve in tetevellev kemâ tevelleytum min kablu yuazzibkum azâben elîmâ(elîmen).
17. Leyse alâl a’mâ haracun ve lâ alâl a’raci haracun ve lâ alâl marîdı haracun, ve men yutııllahe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru, ve men yetevelle yuazzibhu azâben elîmâ(elîmen).
18. Lekad radiyallâhu anil mu’minîne iz yubâyiûneke tahteş şecerati fe alime mâ fî kulûbihim fe enzeles sekînete aleyhim ve esâbehum fethan karîbâ(karîben).
19. Ve megânime kesîraten ye’huzûnehâ, ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
20. Vaadekumullâhu megânime kesîraten te’huzûnehâ fe accele lekum hâzihî ve keffe eydiyen nâsi ankum, ve li tekûne âyeten lil mu’minîne ve yehdiyekum sırâtan mustakîmâ(mustakîmen).
21. Ve uhrâ lem takdirû aleyhâ kad ehâtallâhu bihâ, ve kânallâhu alâ kulli şey’in kadîrâ(kadîran).
22. Ve lev kâtelekumullezîne keferû le vellevûl edbâra summe lâ yecidûne velîyyen ve lâ nasîrâ( nasîran).
23. Sunnetallâhilletî kad halet min kablu, ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen).
24. Ve huvellezî keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba’di en azferakum aleyhim ve kânallâhu bi mâ ta’melûne basîrâ(basîran).
25. Humullezîne keferû ve saddûkum anil mescidil harâmi vel hedye ma’kûfen en yebluga mahıllehu, ve lev lâ ricâlun mu’minûne ve nisâun mu’minâtun lem ta’lemûhum en tetaûhum fe tusîbekum minhum maarratun bi gayri ilmin, li yudhılallâhu fî rahmetihî men yeşâu, lev tezeyyelû le azzebnâllezîne keferû minhum azâben elîmâ(elîmen).
26. İz cealellezîne keferû fî kulûbihimul hamiyyete hamiyyetel câhiliyyeti fe enzelallâhu sekînetehu alâ resûlihî ve alel mu’minîne ve elzemehum kelimetet takvâ ve kânû e hakka bihâ ve ehlehâ ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
27. Lekad sadakallâhu resûlehur ru’yâ bil hakkı, le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûn(tehâfûne), fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâ(karîben).
28. Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî, ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).
29. Muhammedun resûlullâh(resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alâl kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâ(azîmen).
Gerçekten, sana apaçık bir fetih ihsan ettik.Böylece Allah, geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.Allah, sana büyük ve şanlı bir zaferle yardım eder.İman edenlerin kalplerine güven indiren O’dur ki, göklerin ve yerin orduları yalnızca Allah’ındır. Allah, her şeyi bilen, her işte hikmet sahibidir.Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirmek, günahlarını örtmek içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.Münâfık erkeklere ve kadınlara, Allah’a ortak koşanlara ise azap vardır. Onlara kötü bir akıbet gelmiştir. Allah onları lanetlemiş ve cehennemi hazırlamıştır; ne kötü bir mekandır o!Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibidir.Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.Ki Allah’a ve Resulüne iman edesiniz, O’na saygı gösterip sabah akşam O’nu tesbih edesiniz.Sana bey’at edenler aslında Allah’a bey’at etmişlerdir. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendine zarar vermiş olur. Kim Allah’a verdiği sözü tutarsa, Allah ona büyük mükâfat verecektir.Yakında A’râbilerin geri kalmış olanları sana diyecekler ki: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti, Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” Onlar kalplerinden geçmeyen şeyleri dilleriyle söylerler. De ki: “Allah size zarar vermek isterse veya fayda vermek isterse, buna karşı kim gelebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızı bilir.”Siz Peygamber ve müminlerin ailelerine geri dönmeyeceğinizi sanmıştınız. Bu size hoş göründü, kötü zanda bulundunuz ve helak olacak bir topluluk oldunuz.Allah’a ve Resulüne iman etmeyenler için şiddetli bir ateş hazırlamışızdır.Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğini azap eder. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Siz ganimet almak için yola çıktığınızda, geride kalanlar: “Bırakın biz de size katılalım” diyeceklerdir. Ama onlar Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: “Siz bizimle gelemezsiniz.” Allah önceden böyle buyurmuştur. Onlar size: “Bizi kıskanıyorsunuz” diyecekler. Halbuki onlar çok az anlayanlardır.Geri kalan A’râbilere de söyle: “Yakında sizi kuvvetli bir kavme karşı savaşa çağıracağız. Onlarla savaşacaksınız ya da Müslüman olacaklar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel mükâfat verecektir. Ama geri dönerseniz, acı bir azaba uğrarsınız.”Kör, topal ya da hasta olmak vebal değildir. Ama Allah’a ve Resulüne itaat edenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyar; geri kalanları ise acı bir azaba uğratır.Andolsun, Hudeybiye’de sana bey’at ederken Allah, müminlerden razı oldu; kalplerine güven indirdi ve onları yakın bir fetihle ödüllendirdi.Allah onları birçok ganimetle mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hikmet sahibidir.Allah size çok ganimetler vaat etti; bunu size hemen verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki bu, müminlere bir işaret ve doğru yola iletilme olsun.Ayrıca, sizin gücünüzün yetmediği, ama Allah’ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah her şeye kadirdir.Eğer kâfirler sizinle savaşsa, arkalarına dönüp kaçarlar ve dost da bulamazlar.Bu Allah’ın ezelden beri olan kanunudur; asla değişmez.O sizi onlara karşı zaferle destekleyip, Mekke’nin kalbinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekmiştir. Allah yaptıklarınızı görendir.Onlar, inkar eden ve sizin Mescid-i Haram’a girişinizi ve kurbanların yerine ulaşmasını engelleyenlerdir. Eğer mümin erkeklerle kadınları bilmeden eziyet etmeseydiniz, Allah savaşı engellemezdi. Allah, dilediklerine rahmet eder. Onlar birbirinden ayrılsaydı, inkâr edenleri azaba uğratırdık.O zaman inkar edenler, kalplerine taassup ve cehalet yerleştirmişlerdi. Allah, elçisine ve müminlere huzur ve güven verdi; onları takva üzerinde sabitledi. Çünkü onlar buna layık ve ehil kimselerdir. Allah her şeyi bilir.Andolsun, Allah elçisinin rüyasını gerçek kıldı. Dilerse, siz güven içinde saçlarınızı kısaltıp tıraş ederek, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediklerinizi bilir. İşte size yakın bir fetih verdik.Allah, Peygamberini hidayet ve hak dinle üstün kılmak için göndermiştir. Allah şahit olmaya yeter.Muhammed Allah’ın elçisidir. Yanındakiler kâfirlere karşı sert, aralarında ise merhametlidirler. Onları rükû ve secde halinde görürsün; Allah’tan lütuf dilerler. Yüzlerinde secde izleri vardır. Bu onların Tevrat ve İncil’de de tarif edilen özelliklerindendir. Allah onları çoğaltıp güçlendirerek, kâfirleri rahatsız eder. Allah, iman edip güzel işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vaat etmiştir.